Yaşasın! Irak’a Demokrasi Geldi... Mehmet Şevket Eygi

2003’te ikinci Irak savaşı başladığında bir kısım Beyaz Türk gazetecileri sevinç içinde oynamışlar, Irak’a demokrasi ve medeniyet geleceğini, halkın işgal ordusunu çiçeklerle karşılayıp bağrına basacağını iddia etmişlerdi. Aradan dört yıl geçti. Durumu özetleyelim: 1. İçinde bulunduğumuz 2007 yılı sonu hesabıyla bu savaş ABD’ye 500 milyar dolara patlayacaktır. Ne Kore, ne Vietnam savaşı bu kadar pahalıya mal olmuştu. Irak savaşı uzarsa (ki uzayacağı anlaşılıyor) İkinci Dünya Savaşı’ndan daha masraflı olacaktır (2 trilyon dolar.) 2. Şu anda Irak’ta 150 bin Amerikan askeri çarpışıyor, bunlara ek olarak parayla tutulmuş 100 bin asker daha vardır. Resmî rakamlara göre savaşın başından beri 3500 ABD askeri ölmüştür. Gerçek kayıplar bu rakamın çok üstünde olabilir. 3. Irak savaşı şu ana kadar Batılı 24 büyük şahsiyetin harcanmasına sebep olmuştur. 4. Beş pro-consul yahut genel vali: General Jay Garner, Paul Bremer, John Negroponte, Zalmay Khalil Zadeh, Ray Crocker. 5. Dört başkumandan: Tommy Francks, Ricardo Sanchez, John Abizaid ve William Fatton. 6. Saddam rejiminin Irak’ta nükleer silah yapmaya çalıştığı, kitle imha silahları bulundurduğu, biyolojik ve kimyevî silahlar depoladığı gibi iddiaların hepsinin tamamen yalan olduğu meydana çıkmıştır. 7. Irak işgalinin iki aşırı taraftarı İngiliz başbakanı Tony Blair ile Dünya Bankası Başkanı Paul Wolfowitch makamlarını kaybetmişlerdir. 8. ABD ve müttefikleri Irak’ı hukuk ve ahlak dışı bahane ve kuruntularla işgal etmişlerdir. 9. Kuzey Irak’ta fantoş bir Kürt devleti kurulmuştur. Birtakım Kürt liderler doların milyarıyla zengin olmuşlardır. İşgal kuvvetleri çekildiği zaman en büyük zararı Kürt halkı görecektir. 1962’de Cezayir’in bağımsızlığını kazanmasından önce Fransız ordusunda hizmet gören Harkiler feci şekilde kıyıma uğramışlardı. 10. Milyonlarca Iraklı yerlerinden, evlerinden, vatanlarından kaçmak zorunda kalmıştır. 11. Irak müzeleri soyulmuş, talan edilmiştir. 12. Ebu Ghraib hapishanesinde Iraklı tutuklulara insanlık dışı korkunç işkenceler yapılmıştır. 13. ABD askerleri camilerdeki ağır yaralıları nişan alarak öldürmüşlerdir. 14. Irak’a demokrasi getireceklerini iddia edenler halkı Sünnî, Şiî ve Kürt diye üçe ayırmışlar ve kardeş kavgası çıkartmışlardır. 15. Saddam Hüseyin ve ailesi feci şekilde öldürülmüştür. 16. Süper güç ABD, Irak işgalinin bu dördüncü yılında iflas etmiş ve uluslararası prestij ve itibarını yitirmiştir. 17. Sovyetler Birliği Afganistan’ı işgal ederek belasını bulmuştu... Savaş devam ediyor. Iraklılar istila ve işgale direniyor. ABD yanlıları direnen vatanseverlere terorist diyor. Oluk oluk Müslüman kanı akıyor. Kürt bölgesi dışındaki Irak vilayetleri harabeye dönmüştür. Zulüm, yokluk, acı, sıkıntı son haddindedir. Şimdi bu bataklığa Türkiye’yi çekmek istiyorlar. Vaktiyle Enver mâceraperesti, Padişahın, Sadrazamın, kabinenin haberi olmadan Goeben zırhlısını göndermiş ve Sivastopol’u bombardıman ettirmişti. Böylece Osmanlı devleti ateşin içine düşmüştü. Dört sene sonra Enver, Talat ve Cemal bir Alman denizaltısıyla yurtdışına kaçmak zorunda kalmıştı. Türkiye’deki PKK terörü ABD ve İsrail tarafından desteklenmektedir. Düşman dostlarımız Türkiye’yi bir bataklığa sürüklemek istiyor. İran parçalanacak, bir yığın küçük devlet ortaya çıkacak. Türkiye parçalanacak... Bu bir sır değil, haritası yayınlandı bile. Irak parçalandı... Suudî Arabistan’ın parçalanmış haritaları da yayınlandı. Ortadoğu’da sürü sepet yaşamaz, ayakları üzerinde duramaz küçük devlet ortaya çıkartacaklar. Bunların orduları olacak, ABD’den AB’den silah satın alacaklar. Bu küçük devletlerin petrolü ABD’nin, AB’nin, İsrail’in kontrolünde olacak. Velhasıl Ortadoğu’ya demokrasi gelecek, insan hakları gelecek, medeniyet gelecek. Acaba böyle mi olacak, yoksa üçüncü dünya savaşı mı patlayacak. Sakın, Irak’a demokrasi, hürriyet ve medeniyet getireyim derken ABD batmasın!.. Müslümanların yüzde 60 oyu var TÜRKİYE’de Müslümanların oyu en az yüzde 60’tır. Müslümanların dedim; İslâmcıların, Siyasal İslâm’ın, Dincilerin demedim. Bu yüzde 60 oylar bir yerde toplanabilir yahut parçalanabilir. Parçalandığında yekun yine yüzde 60’tan fazladır ama kıymeti ve tesiri çok azalmıştır. Bu yüzde 60’ın tek merkezde toplanması için birtakım şartlar gereklidir: Birincisi: Müslümanları temsil iddiasında olanlar birlik olacaklar, ortaya tek listeyle çıkacaklardır. İkincisi: Müslüman halkın en az yüzde 60’ının bu listeye oy ve destek vermesini sağlayacak tedbirleri alacaklardır. Üçüncüsü: Türkiye’nin en ehil, en layık, en değerli, en fazla hizmet edecek seçkin kişilerini listeye koyacaklardır. Böyle yapabilirlerse dinî tarafı kuvvetli olmayan vatandaşlardan da oy alabilirler ve yekun belki de yüzde 70 olabilir. Müslümanların birlik olmasına hiçbir güç mani olamaz. Çünkü bu, onların hakkıdır. Aynı zamanda Kitapla, Sünnetle, İcma ile sabit dinî vazifeleridir. En büyük menfaatleridir. Bu birliği kimler önlüyor? İçeriden önleyenler: Müslüman kılıklı şeytanlardır... Münafıklardır. Dışarıdan önleyenler: Siyonistler, Sabataistler, İslâm karşıtlarıdır. Bir kısım Müslümanlar futbol kulübü gibi siyasî parti tutarlarsa elbette birlik olamazlar. Birlik olmayınca neler olur? Zillet olur. Esaret olur. Fitne fesat olur. Nifak ve şikak olur. Tencere dibin kara... Seninki benden kara... olur. Müslümanların iki yakaları bir araya gelmez. Müslümanlar kendi vatanlarında sömürge yerlisi, ikinci sınıf vatandaş, parya statüsünde yaşar. Kız çocuklarını başörtüsüyle okutacak bir irade ve güce sahip olamazlar. Müslümanlar, birliğin ve beraberliğin önemini bilmiyorlar mı? Hiç bilmez olurlar mı? Biliyorlar da iradeleri, ahlakları bunu sağlamaya yetmiyor. Peki bu durumda, yani parçalanmış, bölünmüş, hizipleşmiş Müslüman kesim bu minval ile giderse gelecekleri nasıldır? Kötüdür kötü...

http://www.milligazete.com.tr/